1880’lerin sonlarında demiryollarının şehre ulaşmasıyla büyük değişiklikler başladı. Ancak bu değişim aynı zamanda şehrin karanlık yüzünü de gün yüzüne çıkarır. Kasabaya bir taleple gelen tefeci Oregel, Chileta ve ailesinin çiftliğini zorla ele geçirir. Genç bir kadın sınırı geçerek memleketine döner. Bunu kendi değerlerini kaybetmeden yapabilmek için Oregel’in karanlık yoluna girmesi gerektiğini fark etti. Çiftlik onun ve ailesinin kaderi haline gelirken Şilita’nın ruhu savaşa karışır. Yolunda ilerledikçe kimliğini ve vicdanını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.