Wanda her zaman hayatındaki herkesle ilgilenmeye çalışır. Ailesinin, arkadaşlarının ve meslektaşlarının ihtiyaçlarına o kadar odaklanmış durumda ki kendi ihtiyaçlarını neredeyse tamamen unutuyor. Sürekli bir şeylere yetişmeye çalıştığım için kendimi hayatın akışında kaybediyormuşum gibi hissediyorum. Herkesi mutlu etmek için elinden geleni yapıyor ama kendi huzurunu ve sağlığını ihmal ediyor. Her ne kadar iş yoğunluğundan dolayı kendini sürekli bitkin hissetse de sevdiklerinin mutluluğu onun için daha önemliymiş gibi görünüyor. Bu çelişkinin ortasında Wanda’nın en büyük sorusu şudur: Hayatını nasıl yaşamalı yoksa hep başkasının hayatını mı yaşamalı?