Kocası trajik bir kaza sonucu harap olan sadık bir eş, eski halinin ona tıpatıp benzeyen gizemli bir portresine kapılır. Bu rahatsız edici görüntüye odaklandıkça, bu gizemli varlığın savunmasız benliğine eziyet etmeye başladığını fark eder. Doğaüstü dünya ile kendi çökmekte olan zihni arasında kalan portre, kadının başka bir dünyevi güç tarafından ele geçirilmiş olabileceğini ya da akıl hastalığından muzdarip olabileceğini düşündürüyor. Bir zamanlar onu rahatlatan benzerlikler artık uğursuz anılar olarak hizmet ediyor ve onu gerçeklik ile dehşet verici arasındaki bulanık çizgiyle yüzleşmeye zorluyor.